27 Ekim 2011 Perşembe

Yağmur'lu bir gün...

Yeni bir gece, yeni bir ben...
Mesela dün... Kalktım, 16.10 du... Saçlarımın arasından akan terden iğrendim. Duşa girdim. İnsan rahatlamayı beklerken, buz gibi suda yıkanıp, üzerine aldığı bornozun azizliğine uğrayınca yaz mevsiminden nefret ediyor. Telefonumda birkaç mesaj vardı. Burak'a günaydın dedim Turkcell'e küfrettim. Sonra kahvaltıya oturdum, bir yandan da SpongeBob'ı izliyorum çok panik yaa :D

İnsanlar bana soruyor Yağmur, yazın bu sıcağında yumurta rahatsız etmiyor mu? çooook. Ama şunu farkettim: sabah sabah omlet yediğim zaman beni bütün gün tutuyor, acıkmıyorum(bütün gün de 5ten sonrası) ve kilo almıyorum :) Veee sonunda günün vazgeçilmezi Facebook. Saat 17.00 olmuş. Önce notificationlar, mailler ve friend requestler, sonra da hayatımın oyunu Frontierville :D:D o kadar saçma ki bütün gün başındayım. Bütün gün çay içiyorum :)

Sonra saat 19.30 falan oluyor midene bir yumruk yiyorsun.

Neyse krizi atlatınca saat 21.00 falan... Bazen düşünüyorum Facebook'tan önce ne yapıyordum? Bu psikolojiyle kendimi bilgisayar odasından zar zor atıp televizyona gidiyorum. Çok hareketli bir hayatım var. Ondan sıkılırsam odama gidip kitabımı alıorm elime. Ne mi okuyorum? Roman falan değil, Bridget Jones'un Günlüğü... Kitapla o kadar eğlendim ki kendimi 30 yaşında hissediyorum. Kadınla çok ortak noktamız var. Mesela yemeğe bakış açımız. Yemek sizler için hayatta kalmak için zorunlu bişey olabilir. Böyle düşünenlere acıyorum :D yemek yemek dünyanın en keyifli işi... Neyse biraz daha devam edersem omlet etkisini kaybedicek.

Arada cılız bir ders çalışma çabası... Vicdan azabını bastırmak için Kardelen'e msj atıosn, geçio hemen zaten :D

MSN'e giriyorum, yüce insan Alp, bebeğim Ece ve elektronik haberleşme konusunda karşılıklı bir kabızlık yaşadığımız İpek :) bana hatrımı soruyorlar... Mert'e kızıyorsun falan... Ne olduğunu anlamadan saat 01-02 flan oluyor. Burak'la MSN'de aşırı komik bir şekilde benzer hayatlarımızdan bahsederken kurtarıcım giriyor MSN'e "Doğaaaaaa Değirmenciiiiiiiii" :D

Sonrası çok matrak. Konudan konuya atlıyoruz. MSN le beraber aynı anda Facebook ve telefon da kullanabiliyoruz. Aynı anda dertleşip aynı anda karnımıza ağrılar girmesine sebep olucak şeyler anlatabiliyoruz birbirimize. Yadigar demek istiyorum :D:D:D

Saat 04.15 olur, içimde bir endişe :D çıkmak lazım artık MSN den... Uykum olduğundan değil... Ama basılmak istemiyorum akşam akşam, annem falan kalkar şimdi... :D Doğa'da da benzer bir korku ama ne yapacağımızı kestiremiyoruz. Ve sonunda ezanla beraber yatağa giriyoruz. Ama konuşma bitmiyor, biter mi amannn. Bu sefer telefonda "yağmur kuşlar günaydın diyo." "doğa kargalar susmuyo, adamlar dışarda böböböböbööböbbbööbööö konuşuyolar ama anlaşılmıyo" gibi muhabbetler dönüyor ve en sonunda Doğa uyuyor saat 05.30 :D

İşte o zaman biraz yalnız kalıyorum, Facebook yok, msn yok... 7 buçuğa kadar ya dönüyorum yatağın içinde ya da telefonda oyun oynuyorum... Her seferinde "bugün" uyumamaya karar veriyorum. hiç olmuyo. Sonra emin olunca... Uyuyorum.

Birşey eksik değil mi?...

 






22 Temmuz 2010 tarihli bir yazımdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder